TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Böyle giderse sektör önümüzdeki sezon pamuk üretecek çiftçi bulamayacak”
AHMET ÜN (DİYARBAKIR) - Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Diyarbakır’da katıldığı pamuk hasadı programında üreticilerin yaşadığı zorluklara değinerek, “Nem oranına göre değişmekle birlikte yüzde 40 randımanlı kütlü pamuğu Söke TARİŞ kilogram başına 24 liraya, Çukobirlik açıkladığı fiyatı revize ederek kilogram başına 26 lira 50 kuruşa, Antbirlik ise kilogram başına 27 lira 80 kuruşa alım yapıyor. Bu fiyatlar maliyetin oldukça altında kalıyor. Böyle giderse sektör önümüzdeki sezon pamuk üretecek çiftçi bulamayacak. Son yıllarda fiyat açısından zor durumda kalan üreticilerimiz bu yıl maliyetini karşılayacak ve makul bir kar payı ile fiyatların revize edilmesini bekliyor” dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı kırsal Kozan Mahallesi'nde pamuk hasadına katıldı. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki çok sayıda il ve ilçe ziraat odaları başkanlarının katıldığı programda Bayraktar, biçerdöver kullanarak pamuk hasadı yaptı. Türkiye’de pamuk üretimiyle ilgili bilgilendirmede bulunan Bayraktar, Türkiye’de pamuk üretiminin tamamına yakını Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Ege Bölgesi ile Çukurova ve Antalya yörelerinde yapıldığını söyledi. İl bazında ise pamuk üretiminin yaklaşık yüzde 42’sini Şanlıurfa, yüzde 14,4’ünü Diyarbakır, yüzde 11,6’sını Aydın, yüzde 8,8’ini Hatay ve yüzde 5,5’ini İzmir’de gerçekleştiğini söyleyen Bayraktar, “Söz konusu beş il toplam üretimin yüzde 82,2’sini gerçekleştiriyor. Pamukta son beş yılda ortalama ekim alanı 4,63 milyon dekardır. 2023 yılında bir önceki önceki yıl 5,73 milyon dekar olan ekim alanı yüzde 16,7 oranında azalarak 4,77 milyon dekara geriledi. Dünyada 2024/2025 üretim sezonunda Uluslararası Pamuk İstişare Kurulu (ICAC) verilerine göre 26 milyon 332 bin ton lifli pamuk üretimi olacağı tahmin ediliyor. Bu üretimin yaklaşık yüzde 3’ünü ülkemiz sağlıyor. Diğer taraftan ülkemiz; Çin, Hindistan, ABD, Brezilya, Pakistan ve Avustralya’dan sonra pamuk üretiminde yedinci sırada geliyor. Ülkemizde 2022 yılında 886 bin ton olan lifli pamuk üretimi 2023 yılında 700 bin tona geriledi. Aynı yıl 732,4 bin ton pamuk ithal ettik, bu ithalat için 1 milyar 631 milyon lira ödedik. 2024 yılında lifli pamuk üretiminin 750 bin ton olacağı tahmin ediliyor. Ülkemizdeki bu dalgalanma stratejik öneme sahip pamukta akılcı ve kalıcı politikalar sergilememiz gerektiğinin önemini vurguluyor” dedi. ‘Pamuk tarım ürünü olarak değerlendirilmelidir’ Pamukta ekim alanlarındaki değişimin; çiftçilerin kazancı, ürün maliyetleri, fiyat ve desteklerle doğrudan ilişkili olduğunu aktaran Bayraktar, pamuğun sanayi değil, tarım ürünü olarak değerlendirilmesini gerektiğini belirterek, şunları kayddeti: “Pamuğa, Gümrük Birliği Anlaşması nedeniyle sanayi ürünü kabul edildiği için gümrük vergisi koyamıyoruz. Dünya pamuk fiyatlarındaki düşüş iç piyasada pamuk fiyatlarını doğrudan etkiliyor ve fiyatları düşürüyor. Pamuk bir sanayi ürünü değildir, tarım ürünüdür. Gümrük Birliği Anlaşması revize edilmeli, pamuk tarım ürünü olarak değerlendirilmelidir. Çiftçilerimiz iç piyasada pamuk fiyatlarında son üç yıldır umduğunu bulamadı. Bu yılda umduğu fiyatı alamazsa önümüzdeki sezon üretim miktarında azalma olacaktır. Ülkemizde pamuk üretim maliyetleri yüksek olmasına rağmen destekleme miktarları rakip ülkelere göre düşüktür. Girdi fiyatlarındaki artışlardan çiftçilerimizin en az seviyede etkilenmesi için kilogram başına üç yıldır 1 lira 60 kuruş olarak ödenen primler artırılmalı, üreticilerimiz korunmalıdır. Pamuk üretimini geliştirmenin yolunun desteklemeden geçtiği ve desteklemenin de ülkemiz pamuk üretiminde istikrarın temeli olduğu unutulmamalıdır.” ‘Bu fiyatlar maliyetin oldukça altında kalıyor’ Konuşmasında pamuk fiyatlarına tepki gösteren Bayraktar, belirlenen fiyatın maliyetin altında kaldığını söyledi. Böyle devam ederse çiftçinin pamuk üretemez noktasına geleceğini aktaran Bayraktar, “ABD Memphis lif pamuk fiyatı kilogram başına 65 lira, yani yüzde 40 randımanla kütlü pamuk fiyatı yaklaşık 26 lira iken, ülkemizde üretilen lif pamuk fiyatının kilogramı serbest piyasada 57 lira, kütlü pamuk fiyatı ise 22 lira 80 kuruş seviyesindedir. Kütlü pamukta fiyat en az 30 lira bandında olmalı ki üreticilerimiz pamuktan vazgeçmesin. TARİŞ Pamuk Birliği, Çukobirlik ve Antbirlik gibi birlikler bu hususları dikkate alarak fiyat açıklamalıdır. Ancak görünen o ki pamukta sürdürülebilirliği kimse düşünmüyor. Nem oranına göre değişmekle birlikte yüzde 40 randımanlı kütlü pamuğu Söke TARİŞ kilogram başına 24 liraya, Çukobirlik açıkladığı fiyatı revize ederek kilogram başına 26 lira 50 kuruşa, Antbirlik ise kilogram başına 27 lira 80 kuruşa alım yapıyor. Bu fiyatlar maliyetin oldukça altında kalıyor. Böyle giderse sektör önümüzdeki sezon pamuk üretecek çiftçi bulamayacak. Son yıllarda fiyat açısından zor durumda kalan üreticilerimiz bu yıl maliyetini karşılayacak ve makul bir kar payı ile fiyatların revize edilmesini bekliyor. Üreticilerimiz bu sezonda ürününü
AHMET ÜN
(DİYARBAKIR) - Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Diyarbakır’da katıldığı pamuk hasadı programında üreticilerin yaşadığı zorluklara değinerek, “Nem oranına göre değişmekle birlikte yüzde 40 randımanlı kütlü pamuğu Söke TARİŞ kilogram başına 24 liraya, Çukobirlik açıkladığı fiyatı revize ederek kilogram başına 26 lira 50 kuruşa, Antbirlik ise kilogram başına 27 lira 80 kuruşa alım yapıyor. Bu fiyatlar maliyetin oldukça altında kalıyor. Böyle giderse sektör önümüzdeki sezon pamuk üretecek çiftçi bulamayacak. Son yıllarda fiyat açısından zor durumda kalan üreticilerimiz bu yıl maliyetini karşılayacak ve makul bir kar payı ile fiyatların revize edilmesini bekliyor” dedi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı kırsal Kozan Mahallesi'nde pamuk hasadına katıldı. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki çok sayıda il ve ilçe ziraat odaları başkanlarının katıldığı programda Bayraktar, biçerdöver kullanarak pamuk hasadı yaptı.
Türkiye’de pamuk üretimiyle ilgili bilgilendirmede bulunan Bayraktar, Türkiye’de pamuk üretiminin tamamına yakını Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Ege Bölgesi ile Çukurova ve Antalya yörelerinde yapıldığını söyledi. İl bazında ise pamuk üretiminin yaklaşık yüzde 42’sini Şanlıurfa, yüzde 14,4’ünü Diyarbakır, yüzde 11,6’sını Aydın, yüzde 8,8’ini Hatay ve yüzde 5,5’ini İzmir’de gerçekleştiğini söyleyen Bayraktar, “Söz konusu beş il toplam üretimin yüzde 82,2’sini gerçekleştiriyor. Pamukta son beş yılda ortalama ekim alanı 4,63 milyon dekardır. 2023 yılında bir önceki önceki yıl 5,73 milyon dekar olan ekim alanı yüzde 16,7 oranında azalarak 4,77 milyon dekara geriledi. Dünyada 2024/2025 üretim sezonunda Uluslararası Pamuk İstişare Kurulu (ICAC) verilerine göre 26 milyon 332 bin ton lifli pamuk üretimi olacağı tahmin ediliyor. Bu üretimin yaklaşık yüzde 3’ünü ülkemiz sağlıyor. Diğer taraftan ülkemiz; Çin, Hindistan, ABD, Brezilya, Pakistan ve Avustralya’dan sonra pamuk üretiminde yedinci sırada geliyor. Ülkemizde 2022 yılında 886 bin ton olan lifli pamuk üretimi 2023 yılında 700 bin tona geriledi. Aynı yıl 732,4 bin ton pamuk ithal ettik, bu ithalat için 1 milyar 631 milyon lira ödedik. 2024 yılında lifli pamuk üretiminin 750 bin ton olacağı tahmin ediliyor. Ülkemizdeki bu dalgalanma stratejik öneme sahip pamukta akılcı ve kalıcı politikalar sergilememiz gerektiğinin önemini vurguluyor” dedi.
‘Pamuk tarım ürünü olarak değerlendirilmelidir’
Pamukta ekim alanlarındaki değişimin; çiftçilerin kazancı, ürün maliyetleri, fiyat ve desteklerle doğrudan ilişkili olduğunu aktaran Bayraktar, pamuğun sanayi değil, tarım ürünü olarak değerlendirilmesini gerektiğini belirterek, şunları kayddeti:
“Pamuğa, Gümrük Birliği Anlaşması nedeniyle sanayi ürünü kabul edildiği için gümrük vergisi koyamıyoruz. Dünya pamuk fiyatlarındaki düşüş iç piyasada pamuk fiyatlarını doğrudan etkiliyor ve fiyatları düşürüyor. Pamuk bir sanayi ürünü değildir, tarım ürünüdür. Gümrük Birliği Anlaşması revize edilmeli, pamuk tarım ürünü olarak değerlendirilmelidir. Çiftçilerimiz iç piyasada pamuk fiyatlarında son üç yıldır umduğunu bulamadı. Bu yılda umduğu fiyatı alamazsa önümüzdeki sezon üretim miktarında azalma olacaktır. Ülkemizde pamuk üretim maliyetleri yüksek olmasına rağmen destekleme miktarları rakip ülkelere göre düşüktür. Girdi fiyatlarındaki artışlardan çiftçilerimizin en az seviyede etkilenmesi için kilogram başına üç yıldır 1 lira 60 kuruş olarak ödenen primler artırılmalı, üreticilerimiz korunmalıdır. Pamuk üretimini geliştirmenin yolunun desteklemeden geçtiği ve desteklemenin de ülkemiz pamuk üretiminde istikrarın temeli olduğu unutulmamalıdır.”
‘Bu fiyatlar maliyetin oldukça altında kalıyor’
Konuşmasında pamuk fiyatlarına tepki gösteren Bayraktar, belirlenen fiyatın maliyetin altında kaldığını söyledi. Böyle devam ederse çiftçinin pamuk üretemez noktasına geleceğini aktaran Bayraktar, “ABD Memphis lif pamuk fiyatı kilogram başına 65 lira, yani yüzde 40 randımanla kütlü pamuk fiyatı yaklaşık 26 lira iken, ülkemizde üretilen lif pamuk fiyatının kilogramı serbest piyasada 57 lira, kütlü pamuk fiyatı ise 22 lira 80 kuruş seviyesindedir. Kütlü pamukta fiyat en az 30 lira bandında olmalı ki üreticilerimiz pamuktan vazgeçmesin. TARİŞ Pamuk Birliği, Çukobirlik ve Antbirlik gibi birlikler bu hususları dikkate alarak fiyat açıklamalıdır. Ancak görünen o ki pamukta sürdürülebilirliği kimse düşünmüyor. Nem oranına göre değişmekle birlikte yüzde 40 randımanlı kütlü pamuğu Söke TARİŞ kilogram başına 24 liraya, Çukobirlik açıkladığı fiyatı revize ederek kilogram başına 26 lira 50 kuruşa, Antbirlik ise kilogram başına 27 lira 80 kuruşa alım yapıyor. Bu fiyatlar maliyetin oldukça altında kalıyor. Böyle giderse sektör önümüzdeki sezon pamuk üretecek çiftçi bulamayacak. Son yıllarda fiyat açısından zor durumda kalan üreticilerimiz bu yıl maliyetini karşılayacak ve makul bir kar payı ile fiyatların revize edilmesini bekliyor. Üreticilerimiz bu sezonda ürününü yok pahasına satmasın” şeklinde konuştu.
‘Ziraat Bankası'na ve kooperatiflere olan borçlarını faizsiz olarak ertelenmesini talep ediyoruz’
2024 yılı tarım üreticileri açısında zorlu bir yıl olduğunu sölyeyen Bayraktar şunları söyledi:
“Üreticilerimiz maliyeti yüksek üretim yapıyor. Özellikle girdi fiyatındaki artışlar üreticilerimizi üretim noktasında zorluyor. Üreticilerimiz bankalara ve kooperatiflere borçlanarak üretim yapıyor. Bunu gözardı edemeyiz. Yani üreticilerimiz faizlerini ödüyorlar, borçları kalıyor. Banka çağırıyor, faizini alıyor borçlar devam ediyor. Borçlarını tümüyle kapatan üreticilerimizin sayısı çok az. Dolayısıyla bu koşullarda üretim yapan üreticilerimizin para kazanması lazım. Hem borçlarını kapatabilmeleri için para kazanmaları lazım hem de önümüzdeki sezon tarlaya girmesi için para kazanması lazım. Bu yıl bazı ürünler maalesef para etmedi. Pamuk bu fiyatta sıkıntılı olur. Pamuk üretiminin de yıllar itibarıyla azaldığını görüyoruz. Bu sene para kazanamayan üreticiler, üretimden çekilebilir. Patates gibi, soğan gibi, kabak gibi, karpuz gibi, biber gibi bazı ürünlerimiz bu sene para etmedi. Sıkıntılı bir sezon geçirdik. Muhakkak suretle üreticilerimize girdi kolaylığı sağlanmalı, destek daha fazla verilmeli. Bunun yanında Ziraat Bankası'na ve kooperatiflere olan borçlarını da faizsiz olarak ertelenmesini talep ediyoruz. Çiftçimizi rahatlatmamız lazım. Ve önümüzdeki yıl eğer bu çiftçimizin tarlada kalmasını istiyorsak çok daha önemlisi Türkiye eğer tarımda sürdürebilir üretim noktasında olmak istiyorsa çiftçiyi tarlada tutmamız lazım.”
‘Çiftçimize muhakkak sürekli pozitif ayrımcılık yapmalıyız’
Bugün bakın gençlerimizi tarımda tutamıyoruz. Tarımın en büyük problemlerden bir tanesi bu. Kadın çiftçilerimiz olmasa şu an biz tarımda üretim yapamayız” diyen Bayraktar, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Yani kadın çiftçilerimizle üretim yapıyoruz. Gençlerimiz de kalmadı. Gençlerimize özellikle pozitif ayrımcılık yaparak özellikle gençlerimize pozitif ayrımcılık yapılarak, gençlerimiz daha fazla sektörde desteklenmeli ve sosyal güvenlik primleri de devlet tarafından ödenmeli. Sosyal güvenlik primlerini ödediğimizde bazı gençlerimiz bu prim ödendiği için tarımda kalabilir. Bazı destekler vermeliyiz ve çiftçimize muhakkak sürekli pozitif ayrımcılık yapmalıyız. Aksi takdirde net ifade ediyorum. Gençlerimizi tarımda tutamazsak hatta bu manada kırsalın altyapısını güçlendirmemiz de önemli. Yani şehirde ne varsa köyde o olmalı. Bu köylerde çocuklarımızı tutmamız mümkün değildir. Bunu açıkça ifade ediyoruz. Yani sadece yurt dışından gelen göçmenlerle Türk tarımının sürdürülebilirliği sağlayan olmayız. Onun için muhakkak sürekli çiftçimizi tarlada tutmanın hesaplarını iyi yapmalıyız. Gençlerimizi tarlada tutmanın hesaplarını iyi yapmalıyız. Çiftçimizi desteklemeliyiz. Hatta sadece gençlerimiz için değil. Biz kadınlarımız için de pozitif ayrımcılık istiyoruz. Ve kadınlarımızın sosyal güvenlik primlerinin bir kısmının da devlet tarafından ödenmesini talep ediyorum."