KESK Eş Genel Başkan Yardımcısı Erdal Karakuş: "Bu düzeni kabul etmeyen her kesime sistematik bir baskı var"
Haber: Mehmet Rebii Özdemir (SAMSUN) - KESK Eş Genel Başkan Yardımcısı Erdal Karakuş, "Toplamda aslında bu düzene muhalif, bu düzeni kabul etmeyen her kesime, her aktiviste, her kuruma dönük sistematik bir şeyi, baskılanma, bir gözaltı tutuklanma süreci yaşanıyor. Bu muhtemelen bundan sonra da hız kesmeden devam edecek. Demek ki şöyle, birleşik mücadeleden başka hiçbir çaremiz yok" dedi. KESK heyeti, Samsun'da sivil toplum örgütlerine ziyarette bulundu. Sendikaları ve partileri 30 Kasım'da Ankara Tandoğan Meydanında yapılacak mitinge davet ettiler. SES Samsun Şubesinde gerçekleşen toplantıya; KESK Eş Genel Başkan Yardımcısı Erdal Karakuş, SES Genel Başkanı Nazan Karacadağ, Eğitim-Sen Genel Merkez MYK üyesi Evrim Gülez, Tarım Orkam-Sen Genel Merkez MYK üyesi Nasır Demirkıran, Tüm Bel-Sen Genel Merkez MYK üyesi Zeynep Sarıkaya, BES MYK üyeleri Sedat Suna ve Yılmaz Tuluk ile Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri, DİSK Emekli-Sen, Devrimci 78’liler, Karadeniz İşçi Derneği, TİP, SYKP, DEM parti ve SOL parti üyeleri katıldı. "Toplamda 26 milyonluk bir kitleyiz" Erdal Karakuş, konuşmasında şunları söyledi: "Konfederasyonumuz 30 Kasım'da Ankara'da merkezi bir miting kararı alarak, bu kararı da kendi kararlaşma kurullarında alarak yaklaşık 4 hafta boyunca ülkemizin 56 ilini adım adım dolaşarak burada başta tabi elbette işyerlerimizi, emekçileri, dost konfederasyonlarımızı, sendikal izdüşümlerini, siyasal partilerimizi, medya organlarını, kadın örgütlerini, ekoloji örgütlerini, tüm örgütlerimizin illerde bulunan ayaklarını ziyaret etmek amacıyla burada. Toplamda aslında bu düzene muhalif, bu düzeni kabul etmeyen her kesime, her aktiviste, her kuruma dönük sistematik bir şeyi, baskılanma, bir gözaltı tutuklanma süreci yaşanıyor. Bu muhtemelen bundan sonra da hız kesmeden devam edecek. Demek ki şöyle, birleşik mücadeleden başka hiçbir çaremiz yok ve bu sistemden canı yanan herkesle birlikte alanlarda, iş yerlerinde, mücadele alanlarında çok daha fazla ortaklaşarak, birbirimizi büyüterek, besleyerek bir yeni biçime doğru yürümek durumundayız. Bugüne kadar Türkiye'nin gelmiş olduğu nokta bu halde ise gerçekten en başta biz hani Emek Demokrasi Güçleri olarak tarif ettiğimiz aslında güçlerin önemli bir sorumluluğu var. Bu ülkede bugün emekliler, asgari ücretle geçinenlerin tamamı açlık sınırının altında ücret oluyor ve bugün artık bir gıdaya erişim hakları ellerinden alınmış ve gasp edilmiş durumda. Bu ülkede kamu emekçileri, aileleriyle beraber, emeklisi ve aileleriyle beraber toplamda 26 milyonluk bir kitleyiz. "Özgür toplu sözleşme yapma hakkımızı gasp edilmiş durumda" Halen Dünya'da eşi benzeri olmayan garip bir toplum sözleşme rejimine teslim edilmiş durumda. Halen bunu yırtıp parçaladığımız bir iş değiliz. Dolayısıyla bizim özgür toplu sözleşme yapma hakkımızı gasp edilmiş durumda. Bu ülkede kadın cinayetlerinde, iş cinayetlerinde, dünyanın ilk üçünde var olarak bugün kendi halkımızı, kendi insanlarımızı yaşama hakkı aslında ellerinden gasp edilmiş durumda. Ve en son yaşayan aslında, hani ben bunu kelimelere bile dökemiyorum, bir kitapta karşımıza çıksa, bir filmde karşımıza çıksa, ya bu kadar da olmaz dediğimiz bebeklerimizin bir kapitalist cinayet şebekesine teslim edilerek yaşama hakları elinden alınmış durumda. Buralara kadar düştük ve bunlardan en başta bir sorumuz açıkça söylemek lazım. Biz çünkü bu ülkeyi dert eden kesimleriz. Hepimize bu ülkenin hamurunda ve şeysinde bir emeğimiz var. Ama buradan ayağa kalkmamız lazım. Buradan ayağa kalkacağız. Bundan daha kötüsü olamaz gerçekten." DİSK Emekli-Sen Samsun Şube Sekreteri Ayten Kutlu da şunları ifade etti: "Biz Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri olarak, DİSK Emekli-Sen adına, şube sekreteri olarak ve KESK kökenli bir arkadaşınız olarak bu kentin insanı olarak ayrıca bu bir araya gelişi biz de zaten gereksemiştik ve gündemimizde bu günlerde EDG ile bir araya gelip Biz bu gidişata, bu zorlu, önümüzde duran bu sorunlara, bu bizi ezip geçen sisteme karşı nasıl bir mücadele hattı, örmeliyiz, konuşmak üzere programımıza almışken bu çağrının KESK’ten gelmiş olması bizi çok daha mutlu etti, heyecanlandırdı."
Haber: Mehmet Rebii Özdemir
(SAMSUN) - KESK Eş Genel Başkan Yardımcısı Erdal Karakuş, "Toplamda aslında bu düzene muhalif, bu düzeni kabul etmeyen her kesime, her aktiviste, her kuruma dönük sistematik bir şeyi, baskılanma, bir gözaltı tutuklanma süreci yaşanıyor. Bu muhtemelen bundan sonra da hız kesmeden devam edecek. Demek ki şöyle, birleşik mücadeleden başka hiçbir çaremiz yok" dedi.
KESK heyeti, Samsun'da sivil toplum örgütlerine ziyarette bulundu. Sendikaları ve partileri 30 Kasım'da Ankara Tandoğan Meydanında yapılacak mitinge davet ettiler. SES Samsun Şubesinde gerçekleşen toplantıya; KESK Eş Genel Başkan Yardımcısı Erdal Karakuş, SES Genel Başkanı Nazan Karacadağ, Eğitim-Sen Genel Merkez MYK üyesi Evrim Gülez, Tarım Orkam-Sen Genel Merkez MYK üyesi Nasır Demirkıran, Tüm Bel-Sen Genel Merkez MYK üyesi Zeynep Sarıkaya, BES MYK üyeleri Sedat Suna ve Yılmaz Tuluk ile Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri, DİSK Emekli-Sen, Devrimci 78’liler, Karadeniz İşçi Derneği, TİP, SYKP, DEM parti ve SOL parti üyeleri katıldı.
"Toplamda 26 milyonluk bir kitleyiz"
Erdal Karakuş, konuşmasında şunları söyledi:
"Konfederasyonumuz 30 Kasım'da Ankara'da merkezi bir miting kararı alarak, bu kararı da kendi kararlaşma kurullarında alarak yaklaşık 4 hafta boyunca ülkemizin 56 ilini adım adım dolaşarak burada başta tabi elbette işyerlerimizi, emekçileri, dost konfederasyonlarımızı, sendikal izdüşümlerini, siyasal partilerimizi, medya organlarını, kadın örgütlerini, ekoloji örgütlerini, tüm örgütlerimizin illerde bulunan ayaklarını ziyaret etmek amacıyla burada. Toplamda aslında bu düzene muhalif, bu düzeni kabul etmeyen her kesime, her aktiviste, her kuruma dönük sistematik bir şeyi, baskılanma, bir gözaltı tutuklanma süreci yaşanıyor. Bu muhtemelen bundan sonra da hız kesmeden devam edecek. Demek ki şöyle, birleşik mücadeleden başka hiçbir çaremiz yok ve bu sistemden canı yanan herkesle birlikte alanlarda, iş yerlerinde, mücadele alanlarında çok daha fazla ortaklaşarak, birbirimizi büyüterek, besleyerek bir yeni biçime doğru yürümek durumundayız. Bugüne kadar Türkiye'nin gelmiş olduğu nokta bu halde ise gerçekten en başta biz hani Emek Demokrasi Güçleri olarak tarif ettiğimiz aslında güçlerin önemli bir sorumluluğu var. Bu ülkede bugün emekliler, asgari ücretle geçinenlerin tamamı açlık sınırının altında ücret oluyor ve bugün artık bir gıdaya erişim hakları ellerinden alınmış ve gasp edilmiş durumda. Bu ülkede kamu emekçileri, aileleriyle beraber, emeklisi ve aileleriyle beraber toplamda 26 milyonluk bir kitleyiz.
"Özgür toplu sözleşme yapma hakkımızı gasp edilmiş durumda"
Halen Dünya'da eşi benzeri olmayan garip bir toplum sözleşme rejimine teslim edilmiş durumda. Halen bunu yırtıp parçaladığımız bir iş değiliz. Dolayısıyla bizim özgür toplu sözleşme yapma hakkımızı gasp edilmiş durumda. Bu ülkede kadın cinayetlerinde, iş cinayetlerinde, dünyanın ilk üçünde var olarak bugün kendi halkımızı, kendi insanlarımızı yaşama hakkı aslında ellerinden gasp edilmiş durumda. Ve en son yaşayan aslında, hani ben bunu kelimelere bile dökemiyorum, bir kitapta karşımıza çıksa, bir filmde karşımıza çıksa, ya bu kadar da olmaz dediğimiz bebeklerimizin bir kapitalist cinayet şebekesine teslim edilerek yaşama hakları elinden alınmış durumda. Buralara kadar düştük ve bunlardan en başta bir sorumuz açıkça söylemek lazım. Biz çünkü bu ülkeyi dert eden kesimleriz. Hepimize bu ülkenin hamurunda ve şeysinde bir emeğimiz var. Ama buradan ayağa kalkmamız lazım. Buradan ayağa kalkacağız. Bundan daha kötüsü olamaz gerçekten."
DİSK Emekli-Sen Samsun Şube Sekreteri Ayten Kutlu da şunları ifade etti:
"Biz Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri olarak, DİSK Emekli-Sen adına, şube sekreteri olarak ve KESK kökenli bir arkadaşınız olarak bu kentin insanı olarak ayrıca bu bir araya gelişi biz de zaten gereksemiştik ve gündemimizde bu günlerde EDG ile bir araya gelip Biz bu gidişata, bu zorlu, önümüzde duran bu sorunlara, bu bizi ezip geçen sisteme karşı nasıl bir mücadele hattı, örmeliyiz, konuşmak üzere programımıza almışken bu çağrının KESK’ten gelmiş olması bizi çok daha mutlu etti, heyecanlandırdı."