Erhan Adem: "Nisan 2025 itibarıyla Türkiye’de tarım çöküş sürecindedir"
(ANKARA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Türkiye’de tarım sektörünün kötüye gittiğini belirterek, ''Nisan 2025 itibarıyla Türkiye’de tarım çöküş sürecindedir. Üretici kesim derinleşen yapısal krizle boğuşurken; iktidar, bu çöküşe sadece seyirci kalmakla yetinmemekte, ithalat odaklı politikalarıyla krizi derinleştirmektedir'' dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Türkiye’de tarımın ve üreticinin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekerek, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, şu ifadelere yer verdi: ''Traktörü hacizlik, toprağı ipotekli, geleceği belirsiz. Yozgat’tan yükselen çığlık, Türkiye’nin gerçeğidir. Nisan 2025 itibarıyla Türkiye’de tarım çöküş sürecindedir. Üretici kesim derinleşen yapısal krizle boğuşurken; iktidar, bu çöküşe sadece seyirci kalmakla yetinmemekte, ithalat odaklı politikalarıyla krizi derinleştirmektedir. "Bu, üreticinin alın terini değersizleştiren bir ekonomi politikası değil de nedir" Geçtiğimiz hafta sonu, Yozgat’ta yaptığımız mitingde sahadan yükselen sese kulak verdik. Aslında çiftçi artık haykırmıyor; sessizce üretimden çekiliyor. Çünkü ne tarlasını sürmeye mazotu var, ne gübre alacak gücü. Traktörü hacizlik, toprağı ipotekli, geleceği belirsiz. Mazot, gübre, yem, tohum ve ilaç gibi temel girdiler son bir yılda yüzde 80’i aşan oranlarda zamlanırken, tarımsal destekler ya zamanında ödenmiyor ya da maliyeti karşılamaktan uzak kalıyor. TMO’nun açıkladığı taban fiyatlar ise maliyetin bile altında kalıyor. Bu, üreticinin alın terini değersizleştiren bir ekonomi politikası değil de nedir? "Artık bu topraklarda sadece ürün değil, sabır da kurudu" Yozgatlı bir üreticinin ifadesiyle söyleyelim: ‘Turpunan, şalgamınan devlet idare edilmez!’ Bu söz; bu ülkenin en hakiki muhalefetidir. Saraydan görünmeyen o gerçeği, çamura bata çıka tarlasına giden, borcu büyüyen, sesi bastırılan çiftçimiz söyledi. Çünkü artık bu topraklarda sadece ürün değil, sabır da kurudu." "Gençler, kadınlar tarımdan koparılıyor" Türkiye'yi etkileyen zirai don olayının olumsuz etkilerine dikkati çeken Adem, şöyle devam etti: "İklim değişikliği, kuraklık ve aşırı hava olayları da üreticinin yükünü daha ağırlaştırıyor. Geçtiğimiz hafta ülkemizde yaşanılan don olayı bu gerçeği apaçık ortaya koydu. Küçük üretici için sulama suyu yok, destek yok, planlama yok. Tüm bunlara rağmen iklim krizine karşı tarımı koruyacak bütüncül bir strateji hâlâ ortada yok. Köyler boşalıyor. Gençler, kadınlar tarımdan koparılıyor. Kadın üretici sistematik olarak destek mekanizmalarının dışında tutuluyor. Kırsalda sosyal güvence yok, sigorta yok, umut yok. "Bu çöküşün sorumlusu, üreticiyi görmezden gelen vizyonsuz iktidar anlayışıdır" Bu tablo artık bir maliyet krizi değil, tam teşekküllü bir çöküştür. Bu çöküşün adı, yanlış tarım politikalarıdır. Bu çöküşün sorumlusu, üreticiyi görmezden gelen vizyonsuz iktidar anlayışıdır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz; Sayın Genel Başkanımızın da söylediği gibi; ‘Köylüyü yeniden milletin efendisi yapmakta kararlıyız.’ Toprağını terk etmeyen her çiftçinin, emeğini koruyan her üreticinin yanındayız. Çünkü gıda egemenliği bir lüks değil, bir milli güvenlik meselesidir. Bugün çiftçinin sesi olmak, yarın bu ülkenin karnını doyuracak toprağı savunmak demektir.''

(ANKARA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Türkiye’de tarım sektörünün kötüye gittiğini belirterek, ''Nisan 2025 itibarıyla Türkiye’de tarım çöküş sürecindedir. Üretici kesim derinleşen yapısal krizle boğuşurken; iktidar, bu çöküşe sadece seyirci kalmakla yetinmemekte, ithalat odaklı politikalarıyla krizi derinleştirmektedir'' dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Türkiye’de tarımın ve üreticinin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekerek, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, şu ifadelere yer verdi:
''Traktörü hacizlik, toprağı ipotekli, geleceği belirsiz. Yozgat’tan yükselen çığlık, Türkiye’nin gerçeğidir. Nisan 2025 itibarıyla Türkiye’de tarım çöküş sürecindedir. Üretici kesim derinleşen yapısal krizle boğuşurken; iktidar, bu çöküşe sadece seyirci kalmakla yetinmemekte, ithalat odaklı politikalarıyla krizi derinleştirmektedir.
"Bu, üreticinin alın terini değersizleştiren bir ekonomi politikası değil de nedir"
Geçtiğimiz hafta sonu, Yozgat’ta yaptığımız mitingde sahadan yükselen sese kulak verdik. Aslında çiftçi artık haykırmıyor; sessizce üretimden çekiliyor. Çünkü ne tarlasını sürmeye mazotu var, ne gübre alacak gücü. Traktörü hacizlik, toprağı ipotekli, geleceği belirsiz. Mazot, gübre, yem, tohum ve ilaç gibi temel girdiler son bir yılda yüzde 80’i aşan oranlarda zamlanırken, tarımsal destekler ya zamanında ödenmiyor ya da maliyeti karşılamaktan uzak kalıyor. TMO’nun açıkladığı taban fiyatlar ise maliyetin bile altında kalıyor. Bu, üreticinin alın terini değersizleştiren bir ekonomi politikası değil de nedir?
"Artık bu topraklarda sadece ürün değil, sabır da kurudu"
Yozgatlı bir üreticinin ifadesiyle söyleyelim: ‘Turpunan, şalgamınan devlet idare edilmez!’ Bu söz; bu ülkenin en hakiki muhalefetidir. Saraydan görünmeyen o gerçeği, çamura bata çıka tarlasına giden, borcu büyüyen, sesi bastırılan çiftçimiz söyledi. Çünkü artık bu topraklarda sadece ürün değil, sabır da kurudu."
"Gençler, kadınlar tarımdan koparılıyor"
Türkiye'yi etkileyen zirai don olayının olumsuz etkilerine dikkati çeken Adem, şöyle devam etti:
"İklim değişikliği, kuraklık ve aşırı hava olayları da üreticinin yükünü daha ağırlaştırıyor. Geçtiğimiz hafta ülkemizde yaşanılan don olayı bu gerçeği apaçık ortaya koydu. Küçük üretici için sulama suyu yok, destek yok, planlama yok. Tüm bunlara rağmen iklim krizine karşı tarımı koruyacak bütüncül bir strateji hâlâ ortada yok. Köyler boşalıyor. Gençler, kadınlar tarımdan koparılıyor. Kadın üretici sistematik olarak destek mekanizmalarının dışında tutuluyor. Kırsalda sosyal güvence yok, sigorta yok, umut yok.
"Bu çöküşün sorumlusu, üreticiyi görmezden gelen vizyonsuz iktidar anlayışıdır"
Bu tablo artık bir maliyet krizi değil, tam teşekküllü bir çöküştür. Bu çöküşün adı, yanlış tarım politikalarıdır. Bu çöküşün sorumlusu, üreticiyi görmezden gelen vizyonsuz iktidar anlayışıdır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz; Sayın Genel Başkanımızın da söylediği gibi; ‘Köylüyü yeniden milletin efendisi yapmakta kararlıyız.’ Toprağını terk etmeyen her çiftçinin, emeğini koruyan her üreticinin yanındayız. Çünkü gıda egemenliği bir lüks değil, bir milli güvenlik meselesidir. Bugün çiftçinin sesi olmak, yarın bu ülkenin karnını doyuracak toprağı savunmak demektir.''