EMEP’li Sevda Karaca: "Kürt halkının demokratik çözüm mücadelesi söz konusu olduğunda günahını bile vermeyecek Bahçeli ne oldu da beklenmedik çıkışlar yapar oldu?"
(ANKARA) - Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin grup toplantısında terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'a yaptığı çağrıya ilişkin, "Kürt halkının demokratik çözüm mücadelesi söz konusu olduğunda günahını bile vermeyecek olan Devlet Bahçeli ne oldu da şimdi böyle beklenmedik çıkışlar yapar oldu" dedi. Sevda Karaca, TBMM'de basın toplantısı düzenledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dünkü grup toplantısında, Öcalan’a yaptığı çağrı ve çözüm süreci tartışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karaca, "Cumhur İttifakı’nın kendi egemenliğini pekiştirmeye yönelik hamleleri karşısında emekçiler, halklar sadece seyirci kalmayacaksa bunun yolu, ülkede ve bölgede barış için; Kürt sorununun tam hak eşitliğine dayalı kalıcı çözümü ve ülkede gerçek bir demokratikleşme için halk kesimlerinin, emek ve demokrasi güçlerinin biz de varız demesidir. Bensiz olmaz Sevda Karaca, şunları söyledi: "Yıllardır çözümsüz bırakılarak çıkar sağlanan Kürt sorunu, bugün birdenbire memleket gündeminde çözüm tartışmasıyla baş sıraya yerleşti. Kürt halkının demokratik çözüm mücadelesi söz konusu olduğunda günahını bile vermeyecek olan Devlet Bahçeli ne oldu da şimdi böyle beklenmedik çıkışlar yapar oldu? Biliyoruz ki devlet ancak egemen sınıfın çıkarları söz konusuysa ya da bu çıkarlar tehdit altındaysa Kürt sorununu hatırlar. Yaşanan gelişmelere ve arkasındaki politik hesaplara bakıldığında karşımıza şu gerçek çıkıyor: “İktidar bloku ve arkasındaki sermaye güçleri, bölgesel tehdidin arttığı bir dönemde iç cepheyi tahkim ederek kendi pozisyonunu güçlendirmek ve yeni fırsatları kollamak istiyor. Kimi sembolik adımlarla muhalefeti ve toplumu da büyük bir beklentiye içine sokarak, uyguladığı politikaların dayanaklarını güçlendirmenin hesabını yapıyor. Hem ekonomide hem iç politikada hem de bölge politikası başta olmak üzere dış politikada tıkanmış bir tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı var ortada. Öcalan’ın konumunu, bu durumu aşmanın bir dayanağı yapmak istiyorlar. "Kürt halkı, işçi ve emekçileri barış ve demokrasi mücadelesinin ana öznesidir" Bu yüzden Kürt hareketini, demokrasi güçlerini baskılayarak kendi çözümünü tek çözüm olarak dayatmayı amaçlıyor. Kürt halkının barış özlemi karşısında beklenti yaratarak moral üstünlüğü ele alma ve halksız ve örgütsüz çözüm planı yapıyor. Ama unutulmasın ki halksız çözüm karşısında, öncelikle Kürt halkının mücadelesinin birikimi ve deneyimi var. Kürt halkı demokratik-barışçıl çözümden yana olduğunu ama baskı ve savaş politikalarına da teslim olmayacağını defalarca gösterdi. Biz Kürt sorununun çözüm sürecini, ülkede gerçek bir demokratikleşme, halklar arası eşitlik ve kalıcı barış için bir mücadele süreci olarak tarif ediyoruz.” Biz, sorunları çözecek tek gücün, en temel muhatabın halklar ve işçi emekçiler olduğuna inanıyoruz. Kürt halkı, işçi ve emekçileri barış ve demokrasi mücadelesinin ana öznesi, en temel muhatabı, çözüm masasının baş aktörüdür. Cumhur ittifakının, egemenlerin çıkarı için ortaya attığı her türden çökertme planını boşa çıkarılması için… Ortak kadere sahip halkların, emekçilerin baskı ve sömürüye karşı ortak mücadelesinin önüne çekilen gerici duvarların yıkılması için… Halkların kendi kaderlerini belirlemesi için… Bu ülkeye lazım olan en temel şey işçi sınıfı ve ezilen halkların mücadele birlikteliği. Halkların gönüllü birliğinin, birlikte huzur içinde yaşamalarının garantisi, onurlu bir barışın herkesin ortak talebi, ortak gündemi, ortak mücadelesi haline gelmesidir. "Halkın tartısına hamasetle değil, somut adımlarla çıkın" Halkların barış özlemini kendi bekalarına dayanak yapmak isteyenlere karşı sözümüz açık. Halkın tartısına hamasetle değil, somut adımlarla çıkın. İşe Hakkâri Belediyesine atanan kayyımdan başlayın. Bahçeli’nin daha önce kapatılmasını istediği Anayasa Mahkemesinin Selahattin Demirtaş, Can Atalay ve Osman Kavala için verdiği kararların uygulanmasından başlayın. Kayyum ve kumpas siyasetinden vazgeçin, ayrımsız siyasi genel af ilan edin. Bu ülkede milyonlarca Kürt yaşıyorken bu mecliste Kürtçeden 'bilinmeyen bir dil' diye söz etme utancını ortadan kaldırmak için adım atın. İçeride ve dışarıda operasyonları derhal durdurun. Öcalan’la görüşülmesi ve sağlıklı koşullarda bir diyalog sürecinin başlaması için tecriti kaldırın. Kürt sorununun barışçıl, demokratik çözümü için Meclis’te gerekli düzenlemelerin yapılması sürecini hemen başlatın. Bu somut adımları attıracak olan, gerçek bir çözüm masasını kurdurtacak olan egemenlerin iyi niyeti değil, egemenler karşısında halk güçlerinin, emekçilerin birleşik mücadelesinin gücüdür. Ülkeye demokrasi ve bölgeye barış; Cumhur’un eliyle ve davetiyle değil, halk güçlerinin çözüm istemesiyle, çözüm için mücadele birliğiyle gelecek."
(ANKARA) - Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin grup toplantısında terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'a yaptığı çağrıya ilişkin, "Kürt halkının demokratik çözüm mücadelesi söz konusu olduğunda günahını bile vermeyecek olan Devlet Bahçeli ne oldu da şimdi böyle beklenmedik çıkışlar yapar oldu" dedi.
Sevda Karaca, TBMM'de basın toplantısı düzenledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dünkü grup toplantısında, Öcalan’a yaptığı çağrı ve çözüm süreci tartışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karaca, "Cumhur İttifakı’nın kendi egemenliğini pekiştirmeye yönelik hamleleri karşısında emekçiler, halklar sadece seyirci kalmayacaksa bunun yolu, ülkede ve bölgede barış için; Kürt sorununun tam hak eşitliğine dayalı kalıcı çözümü ve ülkede gerçek bir demokratikleşme için halk kesimlerinin, emek ve demokrasi güçlerinin biz de varız demesidir. Bensiz olmaz
Sevda Karaca, şunları söyledi:
"Yıllardır çözümsüz bırakılarak çıkar sağlanan Kürt sorunu, bugün birdenbire memleket gündeminde çözüm tartışmasıyla baş sıraya yerleşti. Kürt halkının demokratik çözüm mücadelesi söz konusu olduğunda günahını bile vermeyecek olan Devlet Bahçeli ne oldu da şimdi böyle beklenmedik çıkışlar yapar oldu? Biliyoruz ki devlet ancak egemen sınıfın çıkarları söz konusuysa ya da bu çıkarlar tehdit altındaysa Kürt sorununu hatırlar.
Yaşanan gelişmelere ve arkasındaki politik hesaplara bakıldığında karşımıza şu gerçek çıkıyor:
“İktidar bloku ve arkasındaki sermaye güçleri, bölgesel tehdidin arttığı bir dönemde iç cepheyi tahkim ederek kendi pozisyonunu güçlendirmek ve yeni fırsatları kollamak istiyor. Kimi sembolik adımlarla muhalefeti ve toplumu da büyük bir beklentiye içine sokarak, uyguladığı politikaların dayanaklarını güçlendirmenin hesabını yapıyor. Hem ekonomide hem iç politikada hem de bölge politikası başta olmak üzere dış politikada tıkanmış bir tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı var ortada. Öcalan’ın konumunu, bu durumu aşmanın bir dayanağı yapmak istiyorlar.
"Kürt halkı, işçi ve emekçileri barış ve demokrasi mücadelesinin ana öznesidir"
Bu yüzden Kürt hareketini, demokrasi güçlerini baskılayarak kendi çözümünü tek çözüm olarak dayatmayı amaçlıyor. Kürt halkının barış özlemi karşısında beklenti yaratarak moral üstünlüğü ele alma ve halksız ve örgütsüz çözüm planı yapıyor.
Ama unutulmasın ki halksız çözüm karşısında, öncelikle Kürt halkının mücadelesinin birikimi ve deneyimi var. Kürt halkı demokratik-barışçıl çözümden yana olduğunu ama baskı ve savaş politikalarına da teslim olmayacağını defalarca gösterdi. Biz Kürt sorununun çözüm sürecini, ülkede gerçek bir demokratikleşme, halklar arası eşitlik ve kalıcı barış için bir mücadele süreci olarak tarif ediyoruz.”
Biz, sorunları çözecek tek gücün, en temel muhatabın halklar ve işçi emekçiler olduğuna inanıyoruz. Kürt halkı, işçi ve emekçileri barış ve demokrasi mücadelesinin ana öznesi, en temel muhatabı, çözüm masasının baş aktörüdür. Cumhur ittifakının, egemenlerin çıkarı için ortaya attığı her türden çökertme planını boşa çıkarılması için… Ortak kadere sahip halkların, emekçilerin baskı ve sömürüye karşı ortak mücadelesinin önüne çekilen gerici duvarların yıkılması için… Halkların kendi kaderlerini belirlemesi için… Bu ülkeye lazım olan en temel şey işçi sınıfı ve ezilen halkların mücadele birlikteliği. Halkların gönüllü birliğinin, birlikte huzur içinde yaşamalarının garantisi, onurlu bir barışın herkesin ortak talebi, ortak gündemi, ortak mücadelesi haline gelmesidir.
"Halkın tartısına hamasetle değil, somut adımlarla çıkın"
Halkların barış özlemini kendi bekalarına dayanak yapmak isteyenlere karşı sözümüz açık. Halkın tartısına hamasetle değil, somut adımlarla çıkın. İşe Hakkâri Belediyesine atanan kayyımdan başlayın. Bahçeli’nin daha önce kapatılmasını istediği Anayasa Mahkemesinin Selahattin Demirtaş, Can Atalay ve Osman Kavala için verdiği kararların uygulanmasından başlayın. Kayyum ve kumpas siyasetinden vazgeçin, ayrımsız siyasi genel af ilan edin. Bu ülkede milyonlarca Kürt yaşıyorken bu mecliste Kürtçeden 'bilinmeyen bir dil' diye söz etme utancını ortadan kaldırmak için adım atın. İçeride ve dışarıda operasyonları derhal durdurun. Öcalan’la görüşülmesi ve sağlıklı koşullarda bir diyalog sürecinin başlaması için tecriti kaldırın. Kürt sorununun barışçıl, demokratik çözümü için Meclis’te gerekli düzenlemelerin yapılması sürecini hemen başlatın.
Bu somut adımları attıracak olan, gerçek bir çözüm masasını kurdurtacak olan egemenlerin iyi niyeti değil, egemenler karşısında halk güçlerinin, emekçilerin birleşik mücadelesinin gücüdür. Ülkeye demokrasi ve bölgeye barış; Cumhur’un eliyle ve davetiyle değil, halk güçlerinin çözüm istemesiyle, çözüm için mücadele birliğiyle gelecek."