Davutoğlu’ndan Özel’e ziyaret... Ahmet Davutoğlu: "'One minute' dediği zaman Sayın Cumhurbaşkanı nasıl dünyada bir etki yaptı, aynı şekilde gerektiğinde Trump'a da meydan okumayı bilmeli"
(ANKARA) - Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, CHP’nin 21’inci Olağanüstü Kurultayı’nda yeniden genel başkanlığa seçilen CHP Lideri Özel’e tebrik ziyaretinde bulundu. Davutoğlu, ziyaretin ardından yaptığı açıklamada, "Trump'ın ipiyle kuyuyla inilemeyeceğini Sayın Erdoğan'ın bilmesi lazım. 'One minute' dediği zaman Sayın Cumhurbaşkanı nasıl dünyada bir etki yaptı ve meydan okuduğu için bir prestij kazandıysa, aynı şekilde gerektiğinde Trump'a da meydan okumayı bilmeli. İnsan haklarının ve Türkiye'nin tarihi mirası olan Orta Doğu'daki Filistin, Gazze ve diğer bölgeler, Suriye gibi doğrudan Türkiye'yi ilgilendiren konularda da ağırlığını masaya koyması lazım. Mesele şahsi dostluklar değil Türkiye'nin stratejik geleceğidir" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP’nin 21’inci Olağanüstü Kurultayı’nda geçerli oyların tamamını alarak yeniden genel başkanlığa seçildi, Özel’in anahtar listesi de delegeden eksiksiz onay aldı. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Yeni Yol Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ ve Gelecek Partisi Sözcüsü Ufuk Karcı ile birlikte Özgür Özel'e tebrik ziyaretinde bulundu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sevgi Kılıç, Davutoğlu ve heyetini kapıda karşıladı. Görüşmede Kılıç’ın yanı sıra, Genel Başkan Yardımcıları Ensar Aytekin, Gamze Taşcıer ile Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer de CHP heyetinde yer aldı. 45 dakika süren görüşmenin ardından Özel ve Davutoğlu basın açıklaması yaptı. Davutoğlu, CHP'nin son kurultayı dolayısıyla Özgür Özel'i tebrik etmek için ziyarette bulunduklarını belirterek, gösterilen misafirperverlik için teşekkür etti. Davutoğlu, şöyle konuştu: "Ayrıca bir iadeiziyaretlerimiz vardı. Türkiye'de son derece önemli olaylar yaşandı. 19 Ekim'de Sayın İmamoğlu'nun gözaltına alınmasından itibaren yaşanan süreçle ilgili de ve toplumsal kutuplaşmaya doğru giden eğilimlerle ilgili de çok kapsamlı bir istişare yapma imkanı bulduk. Şu hususu vurgulamakta fayda görüyorum. Dünyada da ülkemizde de büyük bir türbülans yaşanıyor. Sıradan bir türbülans değil bir deprem etkisi yaratacak olaylar yaşanıyor." "Türkiye'de benzer bir süreçle karşı karşıyayız" ABD Başkanı Donald Trump'ın dünkü toplantısının, Washington'da Birleşmiş Milletler sisteminin oluşturduğu değerlerin tümünü göz ardı eden bir yönetimin bulunduğunu gösterdiğini ifade eden Davutoğlu, "Gerek uluslararası diplomasinin dayandığı temel Birleşmiş Milletler kararı uluslararası örgütlerin temel ilkeleri ve diplomasinin asgari nezaket ilkeleri, gerekse uluslararası barış açısından son derece riskli bir dönemdeyiz. İlan edilen gümrük tarifelerinin de uluslararası ekonomi politikte doğuracağı büyük depremin izleri bütün dünyada kaygıyla takip ediliyor. Sonuçlarını hep beraber göreceğiz bunu başka zeminde tartışırız. Ama dünya için en tehlikeli olan şey ulusların ulusal çıkarlarıyla uluslararası düzen arasındaki irtibatı sağlayan değerleri ve referansları kaybetmesidir. Liderlerin bu değerlere ve referanslara saygı duymamasıdır. Türkiye'de de maalesef benzer bir süreçle karşı karşıyayız." diye konuştu. "İktidar yıllardır üç maymunu oynuyor" Türkiye'de uzun zamandır siyasetin parti farklılaşmalarını aşan ortak değerlerinin yıpratıldığını söyleyen Davutoğlu, ortak değerler yıprandığında siyasetin ahlaktan, hukuktan, değerden ve demokrasiden kopacağını belirtti. Davutoğlu, şöyle konuştu: "Kastettiğim şey çok açık. Maalesef son dönemde birçok konuda olduğu gibi siyasette de bir ahlaki çözülme bir büyük kriz yaşanıyor. Referanslarımız nedir? Ben hem Gelecek Partisi Genel Başkanı olarak partimizin hem de benim şahsen yürüttüğüm bütün faaliyetlerde temel aldığım iki ilkeyle ilgili olarak vurguda bulunmak istiyorum. Birisi temiz siyaset. Temiz siyaset ve siyasetin ahlakla donanması bugün Türkiye'nin en temel meselesidir. Maalesef siyasetimiz ahlaktan, ahlaki değerlerden büyük ölçüde koparılıyor. Bu bağlamda kim yolsuzluk yapmışsa, kim yolsuzluğa bulaşmışsa, bunun peşinden gitmek, onu takip etmek ve kamu hakkını o yolsuzluk yapan kim olursa olsun sormak siyasetin bir referansıdır. Siyasi ahlak yasasını bütün siyasi kariyerimde savunma sebebim de bu. Burada da esas olan hukuktur. Ancak eğer siyasi ahlak çerçevesinde bir yolsuzlukla mücadele söz konusuysa bu mücadelenin hiçbir istisna gözetilmeden siyasetin her alanında yapılması lazım. Bugünkü iktidar Sayın İmamoğlu'na iddia düzeyinde olan birçok konuda gözaltına alıp bir süreç başlatırken maalesef merkezi yönetimde ve iktidar belediyelerinde söz konusu olan çok daha geniş kapsamlı yolsuzluklar karşısında yıllardır sessiz, yıllardır üç maymunu oynuyor." "Temiz siyaseti savunacağız" Davutoğlu, Türkiye'de siyasetin arınması, siyaseti kirleten virüsün yok edilmesi ama bunun hiçbir ayrım gözetilmeden yapılması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: "Yani kendi şirketinden devlete dezenfektan satan Bakan da, daha Kartalkaya'daki büyük acı dolu yangının hesabını vermeden Ege'de birçok alanı talan etmeye dönük bakanlara kadar da, bürokratlara kadar da, Reza Zarrab dosyasından Sezgin Ba

(ANKARA) - Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, CHP’nin 21’inci Olağanüstü Kurultayı’nda yeniden genel başkanlığa seçilen CHP Lideri Özel’e tebrik ziyaretinde bulundu. Davutoğlu, ziyaretin ardından yaptığı açıklamada, "Trump'ın ipiyle kuyuyla inilemeyeceğini Sayın Erdoğan'ın bilmesi lazım. 'One minute' dediği zaman Sayın Cumhurbaşkanı nasıl dünyada bir etki yaptı ve meydan okuduğu için bir prestij kazandıysa, aynı şekilde gerektiğinde Trump'a da meydan okumayı bilmeli. İnsan haklarının ve Türkiye'nin tarihi mirası olan Orta Doğu'daki Filistin, Gazze ve diğer bölgeler, Suriye gibi doğrudan Türkiye'yi ilgilendiren konularda da ağırlığını masaya koyması lazım. Mesele şahsi dostluklar değil Türkiye'nin stratejik geleceğidir" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP’nin 21’inci Olağanüstü Kurultayı’nda geçerli oyların tamamını alarak yeniden genel başkanlığa seçildi, Özel’in anahtar listesi de delegeden eksiksiz onay aldı. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Yeni Yol Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ ve Gelecek Partisi Sözcüsü Ufuk Karcı ile birlikte Özgür Özel'e tebrik ziyaretinde bulundu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sevgi Kılıç, Davutoğlu ve heyetini kapıda karşıladı. Görüşmede Kılıç’ın yanı sıra, Genel Başkan Yardımcıları Ensar Aytekin, Gamze Taşcıer ile Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer de CHP heyetinde yer aldı. 45 dakika süren görüşmenin ardından Özel ve Davutoğlu basın açıklaması yaptı.
Davutoğlu, CHP'nin son kurultayı dolayısıyla Özgür Özel'i tebrik etmek için ziyarette bulunduklarını belirterek, gösterilen misafirperverlik için teşekkür etti.
Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Ayrıca bir iadeiziyaretlerimiz vardı. Türkiye'de son derece önemli olaylar yaşandı. 19 Ekim'de Sayın İmamoğlu'nun gözaltına alınmasından itibaren yaşanan süreçle ilgili de ve toplumsal kutuplaşmaya doğru giden eğilimlerle ilgili de çok kapsamlı bir istişare yapma imkanı bulduk. Şu hususu vurgulamakta fayda görüyorum. Dünyada da ülkemizde de büyük bir türbülans yaşanıyor. Sıradan bir türbülans değil bir deprem etkisi yaratacak olaylar yaşanıyor."
"Türkiye'de benzer bir süreçle karşı karşıyayız"
ABD Başkanı Donald Trump'ın dünkü toplantısının, Washington'da Birleşmiş Milletler sisteminin oluşturduğu değerlerin tümünü göz ardı eden bir yönetimin bulunduğunu gösterdiğini ifade eden Davutoğlu, "Gerek uluslararası diplomasinin dayandığı temel Birleşmiş Milletler kararı uluslararası örgütlerin temel ilkeleri ve diplomasinin asgari nezaket ilkeleri, gerekse uluslararası barış açısından son derece riskli bir dönemdeyiz. İlan edilen gümrük tarifelerinin de uluslararası ekonomi politikte doğuracağı büyük depremin izleri bütün dünyada kaygıyla takip ediliyor. Sonuçlarını hep beraber göreceğiz bunu başka zeminde tartışırız. Ama dünya için en tehlikeli olan şey ulusların ulusal çıkarlarıyla uluslararası düzen arasındaki irtibatı sağlayan değerleri ve referansları kaybetmesidir. Liderlerin bu değerlere ve referanslara saygı duymamasıdır. Türkiye'de de maalesef benzer bir süreçle karşı karşıyayız." diye konuştu.
"İktidar yıllardır üç maymunu oynuyor"
Türkiye'de uzun zamandır siyasetin parti farklılaşmalarını aşan ortak değerlerinin yıpratıldığını söyleyen Davutoğlu, ortak değerler yıprandığında siyasetin ahlaktan, hukuktan, değerden ve demokrasiden kopacağını belirtti. Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Kastettiğim şey çok açık. Maalesef son dönemde birçok konuda olduğu gibi siyasette de bir ahlaki çözülme bir büyük kriz yaşanıyor. Referanslarımız nedir? Ben hem Gelecek Partisi Genel Başkanı olarak partimizin hem de benim şahsen yürüttüğüm bütün faaliyetlerde temel aldığım iki ilkeyle ilgili olarak vurguda bulunmak istiyorum. Birisi temiz siyaset. Temiz siyaset ve siyasetin ahlakla donanması bugün Türkiye'nin en temel meselesidir. Maalesef siyasetimiz ahlaktan, ahlaki değerlerden büyük ölçüde koparılıyor. Bu bağlamda kim yolsuzluk yapmışsa, kim yolsuzluğa bulaşmışsa, bunun peşinden gitmek, onu takip etmek ve kamu hakkını o yolsuzluk yapan kim olursa olsun sormak siyasetin bir referansıdır. Siyasi ahlak yasasını bütün siyasi kariyerimde savunma sebebim de bu. Burada da esas olan hukuktur. Ancak eğer siyasi ahlak çerçevesinde bir yolsuzlukla mücadele söz konusuysa bu mücadelenin hiçbir istisna gözetilmeden siyasetin her alanında yapılması lazım. Bugünkü iktidar Sayın İmamoğlu'na iddia düzeyinde olan birçok konuda gözaltına alıp bir süreç başlatırken maalesef merkezi yönetimde ve iktidar belediyelerinde söz konusu olan çok daha geniş kapsamlı yolsuzluklar karşısında yıllardır sessiz, yıllardır üç maymunu oynuyor."
"Temiz siyaseti savunacağız"
Davutoğlu, Türkiye'de siyasetin arınması, siyaseti kirleten virüsün yok edilmesi ama bunun hiçbir ayrım gözetilmeden yapılması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Yani kendi şirketinden devlete dezenfektan satan Bakan da, daha Kartalkaya'daki büyük acı dolu yangının hesabını vermeden Ege'de birçok alanı talan etmeye dönük bakanlara kadar da, bürokratlara kadar da, Reza Zarrab dosyasından Sezgin Baran Korkmaz dosyasına kadar da Türkiye uluslararası alanda büyük bir siyasi yolsuzluk ülkesi olarak gösteren bütün dosyalar birlikte açılmalı. Varsa böyle bir çaba samimi bir çaba bütün yerel yönetimlerde Ankara eski AK Parti Belediye Başkanı da dahil hangi, nerede, ne varsa her şey tartışılmalı ve siyaset temizlenmeli. Eminim Sayın Genel Başkanın da bütün siyasilerin de üzerinde anlaşacağı konu budur. Mesele Sayın İmamoğlu'nun ve herhangi bir şekilde üzerinde bir iddia olan kişisel bir savunmanın ötesinde temiz siyaseti savunacağız. Siyasi ahlakı savunacağız. Benimle ilgili de herkes bu ülkede kamu kaynağı kullanmış kim varsa hesap vermeye hazır olması lazım. Mal varlıklarıyla ilgili buradan acil bir çağrıda bulunuyorum Sayın Erdoğan'a, iktidara; mademki siyasi yolsuzluklara karşı mücadele ediyorsunuz, biz Mecliste destek vermeye hazırız. Araştırma komisyonu değil. Bütün partilerin onayıyla kurulacak bir soruşturma komisyonuyla hiçbir ayrım gözetmeden iktidar muhalefet bütün belediye başkanları ve bütün geçmişte görev almış yetkililerle ilgili bir soruşturma komisyonu kuralım ve siyaseti tertemiz kılalım.
"Demokrasi düzeni sadece yenenlerin sevindiği bir düzen değil"
İkinci önemli değer milli irade kavramıdır. Milli iradeyi yok ettiğiniz zaman, yok saydığınız zaman o iradeyi yok sayan irade bir müddet sonra kendisi de sorgulanmaya başlanır. Son iki yıl içinde iki tane irade tecelli etti. Biz altılı masa olarak da seçime girdik. Birisi 2023 genel seçimi. Türkiye'de Sayın Cumhurbaşkanı ve bir Meclis oluştu, seçildi. Bu milli irade geçen senede tam bu vakitlerde yerel yönetimlerde bir milli irade oluştu. Milli iradenin her birine saygı göstermek lazım. Onun için biz baştan itibaren kayyum uygulamalarına karşı çıktık. Çünkü sebebi ne olursa olsun kayyum uygulamasının başlaması milli irade ilkesini yok eder. 'Milli irade beni seçmişse saygı duyulmalı, başkasını seçmişse tartışılmalı' dediğiniz anda milli iradeyi yok edersiniz. Demokrasi düzeni sadece yenenlerin sevindiği bir düzen değil. Yenilmeyi bilenlerin kendilerini istisnai olarak bir başka mücadeleye hazırladığı anda bu düzeni koruyamayız. Özetle iki hususta bütün partileri ortak tavra davet ediyorum. Eminim Sayın Genel Başkan da bu konuda mutabık kalır."
"Araştırma komisyonundan başlayarak belki soruşturma komisyonu Mecliste oluşturulmalı"
Ahmet Davutoğlu, siyaseti bütün yolsuzluktan arındırmak üzere bir temiz siyaset süreci başlatılması gerektiğini belirterek, "Araştırma komisyonundan başlayarak belki soruşturma komisyonu Mecliste oluşturulmalı. İki, milli irade konusunu gölgede bırakacak, seçilmişleri sürekli bir Demoklesin kılıcı altında tutacak uygulamalardan herkesin vazgeçmesi ve milli iradeye her düzeye de saygı gösterilmesi şarttır" dedi.
Özgür Özel ile gelecek günlerle ilgili de istişarelerde bulunduklarını bildiren Davutoğlu, Özel'i bir kez daha tebrik etti.
Davutoğlu, "Ayrıca şu çağrıda da bulunmak istiyorum; Sayın İmamoğlu'nu desteklemek üzere Saraçhane'de toplanmış olan kitleler sadece bir partiye mensup kitleler değildi. Gençler de bir siyasi mücadele için oraya gitmiş değillerdi, oy vermek için gitmiş değillerdi, bir parti mitingine katılmak için gitmiş değillerdi. Özellikle gençlerimizin talebinin ne olduğunu çok iyi biliyorum. Gençlerimiz daha çok özgürlük, daha çok adalet, daha çok hukuk istiyor. Gençlerimiz hangi kanada mensup olurlarsa olsunlar onurla yaşayacakları bir ülke hayali içindeler. Gençlerimizin karşılıklı olarak kutuplaşmadan bu mücadeleyi bir siyasi mücadele değil, bir nesil mücadelesi halinde sürdürmelerini doğru buluyorum" diye konuştu.
Gençlerin ailelerine kavuşmalarını ümit ettiğini dile getiren Davutoğlu, "Bugün okudum, gençlere siyasi yasak getirilmesi diye böyle saçmalıklardan uzak durulması lazım ve gerçekten sağlık sorunu konusunda hemen hemen toplumsal olarak bir vicdanın oluştuğu Sayın Mahir Polat'ın da bir an önce sağlık şartlarını karşılayacak imkanlara kavuşturulması ve gözaltında değil, yargılanacaksa bile tahliye edilerek sürecin devam etmesinin gerektiğini düşünüyorum." dedi.
"Aynı Trump'ın Filistinli çocuklarla ilgili tek bir cümlesi duyulmadı"
Davutoğlu ve Özel ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Davutoğlu, ABD Başkanı Trump’ın İsrail Başbakanı Netanyahu'ya, “Makul olman gerekiyor” şeklindeki sözlerinden sonra Türkiye-İsrail ilişkilerinde bir gelişme bekleyip beklemediğinin sorulması üzerine, Netanyahu ile Trump'ın basın toplantısını takip ettiğini bildirdi.
Trump'un Netanyahu'yla ilişkisinin herhangi bir ilişki olmadığını belirten Davutoğlu, bir gazetecinin Trump'a "7 Ekim ve ortaya çıkan tablodan sonra 'İki devletli çözüm hala masada' diyebilir miyiz?" sorusunu yönelttiğini anlattı. Trump'un bu sorudan kaçtığını, cevap vermediğini söyleyen Davutoğlu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin çok açık bir şekilde "iki devletli çözüm" öneren kararlarını anımsattı.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Trump, buna cevap vermeden uzun bir şekilde İsrailli rehinelerin içine düştüğü zor durumu anlattı. Duygusal bir hal kazandı. O alaycı, o nobran Trump birden insanileşti ve İsrailli rehinelerin Hamas'ın elinde nasıl zorluk çektiklerini, nasıl zayıfladıklarını anlattı. Aynı Trump'ın Filistinli çocuklarla ilgili tek bir cümlesi duyulmadı. Filistinlilerle ilgili tek bir insani sözü duyulmadı. Şimdi buradan şu sonucu çıkarıyoruz; Trump'ın zihnindeki çözüm açık ve nettir. Plan şudur; Batı Şeria'yı ilhak etmek. Ve böylece fiilen iki devletli çözümü yok etmek. Gazze'yi ise Amerikan askerlerinin denetiminde önce tehcir sonra Gazze'de yeni bir yapılanma... Neden bunu istiyor Trump? Türkiye'nin de milli çıkarlarını ilgilendirir bu. Gazze'nin önünde Doğu Akdeniz'in en büyük doğal gaz kaynakları var. Gazze küçük bir şerit Trump'ın dediği gibi ama deniz derinliği Güney Kıbrıs'la Mısır'ın arasına girecek kadar içeriye giriyor ve Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki Kıbrıs dahil Doğu Akdeniz enerji kaynaklarının istifade etmesi bakımından da İsrail'in önünü kesen bir yol.
"Trump'ın ipiyle kuyuyla inilemeyeceğini Sayın Erdoğan'ın bilmesi lazım"
Gazze bu anlamda Trump için aynı konuşmada enerji kaynaklarına atıfta bulundu dün, bir enerji deposu anlamına geliyor ve herhangi bir şekilde zihninde bir ateşkes olduğu kanaatinde değilim. Yapacakları ikinci ateşkes ne olacak biliyor musunuz? Eldeki İsrailli rehineler de kurtarıldıktan sonra fiilen Gazze'yi yerle bir etmek ve Batı Şeria'yı ilhak edip Suriye'nin güneyinde Lübnan benzeri bir etki alanı oluşturmak. Peki Erdoğan'ı niye övüyor? Biyolojik dili ve yüzlerce diplomatik görüşmede bulunmanın tecrübesiyle söylüyorum. Orada verdiği mesaj açıktır. Diyor ki 'Sen karışma' diyor Netanyahu'ya. 'Ben Erdoğan'la hallederim, seninle meselesi olursa'. Neyi halledecek Erdoğan'la? Rahip Brunson'la uyguladığı yöntemle halledecek. Ve böylece bize de bir mesaj gönderiyor. Övgülerinin arkasındaki mesaj şu; 'İsrail'e yönelik bir eyleminiz olursa benim de devrede olduğumu bilin. Beni unutarak bir eyleme kalkışmayın.' Makul dediği şeyin arkasındaki yatan gerekçe bu. Burada da Trump'ın Sayın Erdoğan'ı övmesi... Ben Sayın Cumhurbaşkanı'yla yıllarca beraber çalıştım. Sayın Cumhurbaşkanı'na kişisel olarak ya da Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nı herhangi bir lider överse ben bundan gurur duyarım. Hiç gocunmam, gurur duyarım. Bugün de övse gurur duyarım. Ama Trump'ın ipiyle kuyuyla inilemeyeceğini ve hala Trump Center'da Sayın Erdoğan'a yazdığı mektup o duvarda dururken Sayın Erdoğan'ın bilmesi lazım. Burda yapılmak istenen çok açıktır. Sayın Erdoğan'ı överek, Türkiye'ye önem verdiğini göstererek Gazze konusunda Erdoğan ve Türkiye pasifize ediliyor. İleride Batı Şeria ilhak edilirse Türkiye'nin Suriye üzerinden bazı tavizler verilmesi bir denkleme koyacak. Suriye konusunda kendisinin de İsrail'le birlikte alanda olduğunu söylüyor. Suriye sınırı artık Türkiye için ulusal güvenlik sınırıdır, Suriye İsrail sınırı. Türkiye bütün hesaplarını jeopolitik, jeostrajik planlamalarını Orta Doğu'nun genelinde ve dünyada yaşanacak türbülansın her ihtimaline hazırlanması lazım.
"Mesele şahsi dostluklar değil Türkiye'nin stratejik geleceğidir"
Bir şeye daha dikkatinizi çekerim. Dikkat edin, Trump bu açıklamaları yaparken Mısır, Ürdün ve Fransa üçlüsü temas halindeydi. Ve Fransa tehcire karşı olduğunu açıkladı. Ama Mısır, Ürdün ve Fransa bunları konuşurken Türkiye'nin adı gündemde yok. Amerika dünkü esas mesele, Trump'ın esas mesajı İran'la cumartesi günü doğrudan görüşmelere başlayacaklar. Bakın 2009-2010 bütün o yıllarda Amerika'yla İran arasında tek kanal vardı; Türkiye. Nükleer görüşmeleri biz yapıyorduk, Amerika'yı masaya zorluyorduk. İranlılar bize güveniyordu. Amerikalılar bizim İran üzerinde etki kuracağımıza güveniyordu. Peki Amerika'yla İran bir pazarlığa girerse bundan en çok etkilenecek olan ülke kimdir? Türkiye'dir. Türkiye'nin bu pazarlıktaki konumu nedir? Hemen açıkladı orada bu sürecin nasıl işleyeceğini. Dedi ki Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden bu yürüyor ve Umman üzerinden. Yani bu şu demek; Gazze-Suriye denkleminde Türkiye pasifize edilmeye çalışılıyor. İran denklemine ise hiç sokulmuyor. Türkiye'nin önüne alıp bütün bu tabloyu yeniden değerlendirmeye ihtiyacı var. Övgüye kapılmamak lazım, övgünün cazibesine. Birilerinin yermesinden de korkmamak lazım. 'One minute' dediği zaman Sayın Cumhurbaşkanı nasıl dünyada bir etki yaptı ve meydan okuduğu için bir prestij kazandıysa da aynı şekilde gerektiğinde Trump'a da meydan okumayı bilmeli. Ama insan haklarının ve Türkiye'nin tarihi mirası olan Orta Doğu'daki Filistin, Gazze ve diğer bölgeler Suriye gibi doğrudan Türkiye'yi ilgilendiren konularda da ağırlığını masaya koyması lazım. Mesele şahsi dostluklar değil Türkiye'nin stratejik geleceğidir."