Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: ''Düşünce ve ifade özgürlüğünün sonuna kadar yanındayız''
(ANKARA) - Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ''Masumiyet karinesi hukukun en temel ilkelerinden birisi. Düşünce ve ifade özgürlüğünün sonuna kadar yanındayız. Daha da önünü açmak için mücadele etmeliyiz. Ancak düşünce ve ifade özgürlüğünün de bir sınırı var. Bu sınır herkesin kendi kişisel görüşüne göre yapılmış bir sınırlama değil'' dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Adalet Bakanlığı iş birliğiyle düzenlenen Adalet ve Medya İlişkisi Paneli’nde konuştu. Tunç, ''Türk yargısının geçmişteki durumuyla bugünkü durumunu kıyasladığımızda ya da Türk medyasının geçmişteki durumuyla bugünkü durumunu kıyasladığımızda Türkiye’ye haksızlık yapılmaması gereken çok önemli mesafeler aldı'' dedi. ''Sosyal medyada mağduriyet söz konusu'' "Masumiyet karinesi hukukun en temel ilkelerinden birisi’’ diyen Tunç’un konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle: ''Masumiyet karinesine en çok önem vermesi gereken yargı olduğu gibi aynı azmanda medyamız. Medyamız, kişilerin kişilik hakkıyla ilgili özellikle sosyal medyadaki dezenformasyonda vatandaşların, kişilerin mağduriyeti söz konusu. Bu anlamda bunun el birliğiyle önüne geçmemiz lazım. Sosyal medya evet bir özgürlük alanı. ''Sınırlar içerisinde düşünce ve ifade özgürlüğünün sonuna kadar yanındayız'' Düşünce ve ifade özgürlüğünün sonuna kadar yanındayız. Daha da önünü açmak için mücadele etmeliyiz ancak düşünce ve ifade özgürlüğünün de bir sınırı var. Bu sınır herkesin kendi kişisel görüşüne göre yapılmış bir sınırlama değil. Bu sınırlama evrensel hukukta da bizim hukukumuzda da vardır. Anayasa’nın 26. maddesinde, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 19. maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10-11. maddelerinde bu sınırlar bellidir. Bu sınırlar içerisinde sonuna kadar düşünce ve ifade özgürlüğünün sonuna kadar yanındayız. ''Sosyal medya suç işleme özgürlüğü alanı değil'' Özellikle sosyal medya bir suç işleme özgürlüğü alanı değildir. Gerçek hayatta eğer bir fiil, hareket suçsa ve sosyal medyada gerçekleştirilmişse bunu ifade özgürlüğü olarak kabul etmek mümkün değil. ''Eğer siz Türk sisteminin altyapısından yararlanıyorsanız...'' Çünkü eğer siz bir kişiye hakaret etmişseniz bu bir suç. Bunu sosyal medyada yaptığınız zaman bu basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü anlamına gelmez. Resen soruşturmaya tabii ise yargı sistemi buna el atar. İnsan onurunu korumak adaletin en önemli unsurudur. Sosyal medyada suç işlenmesinin önüne geçebilmek bugünkü teknolojik imkanlarla çok da kolay olmuyor. Uluslararası sosyal medya şirketlerinin, ağ sağlayıcılarının Türk hukukuna, kanunlarına uyma zorunluluğu var. Eğer siz Türk sisteminin altyapısından yararlanıyorsanız, o ülkenin kanunlarına, hukukuna da saygı göstermek zorundasınız. O ülkenin insanları sizin sağladığınız mecra nedeniyle zarara uğruyorsa o zarardan sorumlu olmalısınız.''
(ANKARA) - Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ''Masumiyet karinesi hukukun en temel ilkelerinden birisi. Düşünce ve ifade özgürlüğünün sonuna kadar yanındayız. Daha da önünü açmak için mücadele etmeliyiz. Ancak düşünce ve ifade özgürlüğünün de bir sınırı var. Bu sınır herkesin kendi kişisel görüşüne göre yapılmış bir sınırlama değil'' dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Adalet Bakanlığı iş birliğiyle düzenlenen Adalet ve Medya İlişkisi Paneli’nde konuştu.
Tunç, ''Türk yargısının geçmişteki durumuyla bugünkü durumunu kıyasladığımızda ya da Türk medyasının geçmişteki durumuyla bugünkü durumunu kıyasladığımızda Türkiye’ye haksızlık yapılmaması gereken çok önemli mesafeler aldı'' dedi.
''Sosyal medyada mağduriyet söz konusu''
"Masumiyet karinesi hukukun en temel ilkelerinden birisi’’ diyen Tunç’un konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
''Masumiyet karinesine en çok önem vermesi gereken yargı olduğu gibi aynı azmanda medyamız. Medyamız, kişilerin kişilik hakkıyla ilgili özellikle sosyal medyadaki dezenformasyonda vatandaşların, kişilerin mağduriyeti söz konusu. Bu anlamda bunun el birliğiyle önüne geçmemiz lazım. Sosyal medya evet bir özgürlük alanı.
''Sınırlar içerisinde düşünce ve ifade özgürlüğünün sonuna kadar yanındayız''
Düşünce ve ifade özgürlüğünün sonuna kadar yanındayız. Daha da önünü açmak için mücadele etmeliyiz ancak düşünce ve ifade özgürlüğünün de bir sınırı var. Bu sınır herkesin kendi kişisel görüşüne göre yapılmış bir sınırlama değil. Bu sınırlama evrensel hukukta da bizim hukukumuzda da vardır. Anayasa’nın 26. maddesinde, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 19. maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10-11. maddelerinde bu sınırlar bellidir. Bu sınırlar içerisinde sonuna kadar düşünce ve ifade özgürlüğünün sonuna kadar yanındayız.
''Sosyal medya suç işleme özgürlüğü alanı değil''
Özellikle sosyal medya bir suç işleme özgürlüğü alanı değildir. Gerçek hayatta eğer bir fiil, hareket suçsa ve sosyal medyada gerçekleştirilmişse bunu ifade özgürlüğü olarak kabul etmek mümkün değil.
''Eğer siz Türk sisteminin altyapısından yararlanıyorsanız...''
Çünkü eğer siz bir kişiye hakaret etmişseniz bu bir suç. Bunu sosyal medyada yaptığınız zaman bu basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü anlamına gelmez. Resen soruşturmaya tabii ise yargı sistemi buna el atar. İnsan onurunu korumak adaletin en önemli unsurudur. Sosyal medyada suç işlenmesinin önüne geçebilmek bugünkü teknolojik imkanlarla çok da kolay olmuyor. Uluslararası sosyal medya şirketlerinin, ağ sağlayıcılarının Türk hukukuna, kanunlarına uyma zorunluluğu var. Eğer siz Türk sisteminin altyapısından yararlanıyorsanız, o ülkenin kanunlarına, hukukuna da saygı göstermek zorundasınız. O ülkenin insanları sizin sağladığınız mecra nedeniyle zarara uğruyorsa o zarardan sorumlu olmalısınız.''