30 Ekim İzmir depreminin 4'üncü yılı... Cemil Tugay: Bugün yerel yöneticiler olarak bizlerin ama aynı zamanda bu ülkenin sorumluluk taşıması gereken bakanlığının da görevi
(İZMİR) –İzmir’de 117 kişinin hayatını kaybettiği 30 Ekim depreminin 4'üncü yıl dönümü nedeniyle anma töreni düzenlendi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, 30 Ekim’in İzmir’in depreme hazırlıklı olmadığını gösterdiğini belirterek, “Bunlar, bugün İzmir’in yerel yöneticileri olarak bizlerin ama aynı zamanda bu ülkenin sorumluluk taşıması gereken bakanlığının da görevi. Çünkü problemin ne olduğunu tanımlayabildiğiniz ama çözüm için kaynak yaratamadığınız pek çok durum yaşıyoruz” dedi İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir’de 117 kişinin hayatını kaybettiği 30 Ekim depreminin yıl dönümünde Bayraklı’da bulunan 30 Ekim Deprem Anıtı ve Parkı’nda anma töreni düzenledi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın ev sahipliğinde düzenlenen törene; Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, ilçe belediye başkanları, İZDEDA Başkanı Bilal Çoban, depremzedeler ve depremde hayatını kaybedenlerin yakınları katıldı. Tören, depremin gerçekleştiği saat olan 14.51’de hayatını kaybedenlerin anısına deprem anıtına karanfil bırakılmasıyla başladı. Saat 14.51’de sirenler çalmaya başlarken bir dakika boyunca ilçede hayat durdu. Törende konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tugay, deprem konusunda yeterince yol alınamadığını belirterek, bakanlıkları göreve çağırdı. Tugay: “Bazı şeyleri konuşmak için doğru gün doğru yer ve doğru zamandayız” 30 Ekim depreminin İzmir’in depreme hazırlıklı olmadığını gösterdiğini vurgulayan Tugay, şunları söyledi: “Bugün tam bu noktada hepimiz güçsüzleşiyoruz. Hepimizin yüreği derin bir hüzünle doluyor. Dört yıl öncesine dönüp buralarda olan her şeyi hepimiz dün yaşamış gibi hatırlıyoruz. Unutmak istediğimiz bir şey. Çünkü çok sevdiğimiz, birbirinden masum küçücük çocuklarımızı, kardeşlerimiz, büyüklerimizi çok acı bir şekilde kaybettik. Biz İzmir’in deprem bölgesi olduğunu biliyoruz. Ama böylesi bir yıkımın olduğu bir depremi ne yazık ki dört yıl önce bu saatlerde yaşadık. Üzüntü tarif edilemez yaşanır. Biz ne kadar paylaşsak da onlarınki kadar kalıcı ve derin hissedemeyiz. Ama bazı şeyleri konuşmak için doğru gün doğru yer ve doğru zamandayız. İzmir’in ve ülkemizin büyük bir kısmının deprem riskli alanlar olduğunu hepimiz biliyoruz. Neticede bu yeryüzünün yapısından dolayı ve içinde olduğumuz belgenin yapısından dolayı depremler doğal olarak olacak, durduramayacağız. İlahi değil. Dolayısıyla bazı insanların söylediği gibi kader de değil. Şu anda en ürkütücü olan şey… Ben belediye başkanı olarak o zaman Karşıyaka Belediye Başkanlığı’ndaydım. O gün orada görüştüğümüz vatandaşlarımız vardı. Onarla yaşadık bu anı. Sallanma başladı. Devam ederken yıkıcı bir deprem yaşıyoruz dedim. Deprem devam ederken kalkıp pencereden baktığımda Karşıyaka’da sallanan binaları gördüm. Ertesi gün gazeteciler ‘Hazır mıymışız depreme’ dediklerinde ‘Hazır değilmişiz’ dedim. Yıkılan binalarımız, yıkılmasa bile içine giremediğimiz, değerli anılarımızı alamadığımız binalarımız bize çok büyük acılar yaşattı. 117 birbirinden kıymetli insanımızı kaybettik. Hiçbirinin kaybının telafisi yok. Bunların kaybını yaşadıktan sonra Karşıyaka’da defalarca çalıştaylar yaptık. Adeta konuşmadığımız hiç kimse kalmadı. Ayrıca Büyükşehir Belediyesi de çalışmalar başlattı. Bir bölümü geçen dönem başlayan bir bölümü de bizim başlattığımız çalışmalar. Biraz önce depremde yakını kaybetmiş bir vatandaşımız, ‘Allah aşkına belediyelerde bu konuda bilgili insanları çalıştırın. Gerekli özeni gösterin’ dedi.” “Neyi ne kadar riske edeceğimizi konuşmamız lazım” Deprem yönetmeliğinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Tugay, “Bu konuda ne kadar mesafe aldığımızı tartışmamız gerekiyor. Ayrıca, deprem yönetmeliği son yıllara göre olmalı. 1990’lı yıllarda şu anki standartlara çok uzak bir yönetmelik var. Depremde yıkılan, hasar alan binaların çoğu o dönemki standartlara göre yapılmış, kanunen her şey olması gerektiği gibi. Ama bugün zemin etüdüyle, yapısıyla istenen güçte olmadığı için bunlar oldu. Burada hatanın nerede ve kimde olduğunu tartışmamız lazım. Ayrıca bina envanteri çalışması sonucunda muhtemelen dayanıksız olduğunu tespit ettiğimiz yapılarla ilgili neler yapılacağı konusunda samimi olmamız lazım. Bayraklı-Bornova bölgesinde 95 bine yakın yapı incelendi. Bunlarla ilgili raporlar hazırlanıyor. Orada bazı yapıların dayanıksız olduğuna dair bir bulgu bulunursa, bulunacak onlarla ilgili de neyi ne kadar riske edeceğimizi nerede ne kadar acele edeceğimizi de konuşmamız lazım. Bunlar, bugün İzmir’in yerel yöneticileri olarak bizlerin ama aynı zamanda bu ülkenin sorumluluk taşıması gereken bakanlığının da görevi. Çünkü problemin ne olduğunu tanımlayabildiğiniz ama çözüm için kaynak yaratamadığınız pek çok durum yaşıyoruz. Herhangi bir binaya emsal artışı vermek zorunda kalmadan, o depremde hasar görmüş alanı afet bölgesi mi ilan edersiniz, oradaki insanlara kaynak mı sağlarsınız… Ne yaparsanız yapın, ne yaparsak yapalım insanların bu risk altında yaşamasına engel olacağız. Biz göreve geldiğ
(İZMİR) –İzmir’de 117 kişinin hayatını kaybettiği 30 Ekim depreminin 4'üncü yıl dönümü nedeniyle anma töreni düzenlendi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, 30 Ekim’in İzmir’in depreme hazırlıklı olmadığını gösterdiğini belirterek, “Bunlar, bugün İzmir’in yerel yöneticileri olarak bizlerin ama aynı zamanda bu ülkenin sorumluluk taşıması gereken bakanlığının da görevi. Çünkü problemin ne olduğunu tanımlayabildiğiniz ama çözüm için kaynak yaratamadığınız pek çok durum yaşıyoruz” dedi
İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir’de 117 kişinin hayatını kaybettiği 30 Ekim depreminin yıl dönümünde Bayraklı’da bulunan 30 Ekim Deprem Anıtı ve Parkı’nda anma töreni düzenledi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın ev sahipliğinde düzenlenen törene; Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, ilçe belediye başkanları, İZDEDA Başkanı Bilal Çoban, depremzedeler ve depremde hayatını kaybedenlerin yakınları katıldı.
Tören, depremin gerçekleştiği saat olan 14.51’de hayatını kaybedenlerin anısına deprem anıtına karanfil bırakılmasıyla başladı. Saat 14.51’de sirenler çalmaya başlarken bir dakika boyunca ilçede hayat durdu.
Törende konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tugay, deprem konusunda yeterince yol alınamadığını belirterek, bakanlıkları göreve çağırdı.
Tugay: “Bazı şeyleri konuşmak için doğru gün doğru yer ve doğru zamandayız”
30 Ekim depreminin İzmir’in depreme hazırlıklı olmadığını gösterdiğini vurgulayan Tugay, şunları söyledi:
“Bugün tam bu noktada hepimiz güçsüzleşiyoruz. Hepimizin yüreği derin bir hüzünle doluyor. Dört yıl öncesine dönüp buralarda olan her şeyi hepimiz dün yaşamış gibi hatırlıyoruz. Unutmak istediğimiz bir şey. Çünkü çok sevdiğimiz, birbirinden masum küçücük çocuklarımızı, kardeşlerimiz, büyüklerimizi çok acı bir şekilde kaybettik. Biz İzmir’in deprem bölgesi olduğunu biliyoruz. Ama böylesi bir yıkımın olduğu bir depremi ne yazık ki dört yıl önce bu saatlerde yaşadık. Üzüntü tarif edilemez yaşanır. Biz ne kadar paylaşsak da onlarınki kadar kalıcı ve derin hissedemeyiz. Ama bazı şeyleri konuşmak için doğru gün doğru yer ve doğru zamandayız. İzmir’in ve ülkemizin büyük bir kısmının deprem riskli alanlar olduğunu hepimiz biliyoruz. Neticede bu yeryüzünün yapısından dolayı ve içinde olduğumuz belgenin yapısından dolayı depremler doğal olarak olacak, durduramayacağız. İlahi değil. Dolayısıyla bazı insanların söylediği gibi kader de değil. Şu anda en ürkütücü olan şey… Ben belediye başkanı olarak o zaman Karşıyaka Belediye Başkanlığı’ndaydım. O gün orada görüştüğümüz vatandaşlarımız vardı. Onarla yaşadık bu anı. Sallanma başladı. Devam ederken yıkıcı bir deprem yaşıyoruz dedim. Deprem devam ederken kalkıp pencereden baktığımda Karşıyaka’da sallanan binaları gördüm. Ertesi gün gazeteciler ‘Hazır mıymışız depreme’ dediklerinde ‘Hazır değilmişiz’ dedim. Yıkılan binalarımız, yıkılmasa bile içine giremediğimiz, değerli anılarımızı alamadığımız binalarımız bize çok büyük acılar yaşattı. 117 birbirinden kıymetli insanımızı kaybettik. Hiçbirinin kaybının telafisi yok. Bunların kaybını yaşadıktan sonra Karşıyaka’da defalarca çalıştaylar yaptık. Adeta konuşmadığımız hiç kimse kalmadı. Ayrıca Büyükşehir Belediyesi de çalışmalar başlattı. Bir bölümü geçen dönem başlayan bir bölümü de bizim başlattığımız çalışmalar. Biraz önce depremde yakını kaybetmiş bir vatandaşımız, ‘Allah aşkına belediyelerde bu konuda bilgili insanları çalıştırın. Gerekli özeni gösterin’ dedi.”
“Neyi ne kadar riske edeceğimizi konuşmamız lazım”
Deprem yönetmeliğinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Tugay, “Bu konuda ne kadar mesafe aldığımızı tartışmamız gerekiyor. Ayrıca, deprem yönetmeliği son yıllara göre olmalı. 1990’lı yıllarda şu anki standartlara çok uzak bir yönetmelik var. Depremde yıkılan, hasar alan binaların çoğu o dönemki standartlara göre yapılmış, kanunen her şey olması gerektiği gibi. Ama bugün zemin etüdüyle, yapısıyla istenen güçte olmadığı için bunlar oldu. Burada hatanın nerede ve kimde olduğunu tartışmamız lazım. Ayrıca bina envanteri çalışması sonucunda muhtemelen dayanıksız olduğunu tespit ettiğimiz yapılarla ilgili neler yapılacağı konusunda samimi olmamız lazım. Bayraklı-Bornova bölgesinde 95 bine yakın yapı incelendi. Bunlarla ilgili raporlar hazırlanıyor. Orada bazı yapıların dayanıksız olduğuna dair bir bulgu bulunursa, bulunacak onlarla ilgili de neyi ne kadar riske edeceğimizi nerede ne kadar acele edeceğimizi de konuşmamız lazım. Bunlar, bugün İzmir’in yerel yöneticileri olarak bizlerin ama aynı zamanda bu ülkenin sorumluluk taşıması gereken bakanlığının da görevi. Çünkü problemin ne olduğunu tanımlayabildiğiniz ama çözüm için kaynak yaratamadığınız pek çok durum yaşıyoruz. Herhangi bir binaya emsal artışı vermek zorunda kalmadan, o depremde hasar görmüş alanı afet bölgesi mi ilan edersiniz, oradaki insanlara kaynak mı sağlarsınız… Ne yaparsanız yapın, ne yaparsak yapalım insanların bu risk altında yaşamasına engel olacağız. Biz göreve geldiğimizden beri ne yapacağımızı bildiğimiz bir yol yürüyoruz. Hızlandırmak istiyoruz. Elimizden geleni yapıyoruz. İçinde bulunduğumuz şartlarda elimizden gelen kadarını yapıyoruz. Özellikle riskli zeminlerde yapılmış olan yapıların, belki bir 6,5-7 arası bir şiddette yıkılacak olanların mümkünse yeniden yapılması hiç olmazsa güçlendirilmesi için çabalamalıyız. Bu şekilde insanların binaları hasar görse de can kaybı olmadan kurtulabiliyorlar.”
“Bir deprem master planına ihtiyacımız olduğunu biliyoruz”
Deprem master planına ihtiyaç olduğunu hatırlatan Tugay, şunları kaydetti:
“Bir deprem durumunda ulaşımı, altyapısı ve şehrin bütün sosyal donatı alanlarını gözden geçirdiğimiz bir acil eylem planını tarihlediğimiz bir deprem master planına ihtiyacımız olduğunu biliyoruz. Bununla ilgi çalışmalara başladık ve en kısa sürede bitirmemiz gerektiğini biliyoruz. Bir taraftan bunu yaparken bir taraftan da vatandaşlarımıza bu konuda bilinçli olmayı öğretmek zorundayız Binalarımızı daha sıkı denetim altında tutabilmeliyiz bütün bunlar İzmir’de olacak. Umarı bunlar bitmeden bir sorun yaşamayacağız. Biz önümüzdeki dönemde en hızlı şekilde hem gereken önlemleri almak hem de vatandaşlarımızı bilinçlendirmek hem sorumlu kurumları göreve çağırmak ve sorunları bertaraf etmek için elimizden geleni yapacağız.”
Önal: “Kamu eliyle desteklenmeyen hiçbir yapının vatandaşın kendi imkanıyla dönüştürmesi mümkün değil”
Programda konuşan Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal, depremle mücadelede imar barışının önüne geçilmesi gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:
“Depremden en fazla etkilenen ilçe biz olduk. Daha öncesinde onlarca deprem yaşayıp deprem sonrasında ders aldığımız ve hazırlıklı olacağımızı söyledik ama maalesef bunların hiçbiri uygulamaya geçmedi. 6 Şubat’ta yaşadığımız depremde yine on binlerce canımızı yitirdik. Biz sadece 117 canımızı yitirmedik. Onların hayalleri ve umutları vardı. Maalesef hatalı yapılar yüzünden hayatını kaybeden 117 canımızın acısını acıyoruz. Bizim hazırlıklı olmamız gerekiyor ama bir yandan da depreme dayanıksız bu kadar yapı varken imar barışıyla onları yasalaştırdığınız sürece bunların hiçbirinin çözülemeyeceğini hepimizin bilmesi gerekiyor. Samimi bir şekilde depremde yaşananların önüne geçmek istiyorsak onları koruyacak uygulamalara hiçbirimizin geçit vermemesi gerekiyor. Seçim sonrasında attığımız ilk adımların en başında kentsel dönüşüm vardı. Bunların sadece belediye eliyle yapılamayacağını biliyoruz. Şu anda gördüğünüz dönüşen yüzlerce bina büyükşehirin de desteğiyle parsel ve ada bazında sağlanan imar artışıyla oldu. Bizler biliyoruz ki kamu eliyle desteklenmeyen hiçbir yapının vatandaşın kendi imkanıyla dönüştürmesi mümkün değil. Büyükşehir ile birlikte dönüşüm konusundaki irademizi her geçen gün ortaya koyuyoruz. Depremin olduğu andan itibaren afetle mücadele, afete hazırlıklı bir belediye olmak için çalışıyoruz. Ama mesele olduktan sonra o acıları birlikte atlatmak değil, depremden önce bütün yapıların buna hazırlıklı hale getirilmesidir. Depremler yıkıcı olabilir ama öldürücü olması kusurlar silsilesi.”